Kil Dayanıklı Mı ?

Irem

New member
Kil Dayanıklı Mı? Forumdaşlara Bir Hikâye

Selam dostlar, bu akşam sizlerle uzun zamandır içimde tuttuğum bir hikâyeyi paylaşmak istiyorum. “Kil dayanıklı mı?” diye başlayan bir sohbetin, nasıl koca bir hayat dersine dönüştüğünü görünce, dedim ki bunu forumdaşlarla paylaşmazsam içim rahat etmeyecek. Hazır olun; biraz gülümseyecek, biraz hüzünlenecek, biraz da kendinizden bir şey bulacaksınız.

---

Hikâyenin Başlangıcı: Kır Çiçeklerinin Arasında Bir Sohbet

Küçük bir Anadolu kasabasındaydık. Bahar ayı, yağmur sonrası toprak kokusu etrafa yayılmış. Kasabanın kenarındaki bahçede, arkadaşlarla oturmuş çay içiyorduk. O sırada kil ile uğraşan yaşlı bir çömlek ustası yanımıza geldi. Elinde yarım kalmış bir testi vardı. Bize bakıp gülümseyerek, “Çocuklar, kil dayanıklı mı sizce?” diye sordu.

Biz önce şaşırdık. Basit bir malzeme, çamur işte, ne kadar dayanıklı olabilir ki? Ama sonra bu sorunun etrafında gelişen konuşmalar, hayatın ta kendisine dokundu.

---

Erkeklerin Çözüm Odaklı Bakışı

İlk sözü İsmail aldı. O hep pratik zekâlı, “Hadi halledelim”ci tiplerdendi. Kaşlarını kaldırdı ve dedi ki:

“Usta, mesele basit. Kili fırına verir, sağlam pişirirsen; vazo da olur, çömlek de olur, asırlara bile dayanır. Yani mesele malzemede değil, doğru işlemde. Çözüm basit: Daha çok ısı, daha çok dayanıklılık.”

Erkek forumdaşların çoğu da İsmail’e hak verecektir, biliyorum. Hayatta karşılaştığımız şeyleri formülize edip çözmek bizim işimiz. Çamur da olsa, insan kalbi de olsa; mantığımız şunu söyler: “Dayanıklılığı artırmak için doğru yöntem lazım.”

---

Kadınların Empatik Yaklaşımı

Ama işte orada Zehra söze girdi. O hep ince düşünceli, ilişkileri önemseyen biriydi. Gözleri testiye kaydı, sonra bize dönüp dedi ki:

“Kil, tek başına bakıldığında narindir. Ama ustasının ellerinde şekil bulur, sevgiyle yoğrulursa kırılmaz, aksine anlam kazanır. Dayanıklılık, sadece fırının ateşinde değil, dokunan ellerin şefkatinde gizli.”

Bir an sessizlik oldu. Çünkü haklıydı. İnsan da kil gibi değil mi? Yalnız bırakıldığında çamur, ama ilgiyle yoğrulduğunda sanat eserine dönüşüyor. Zehra’nın sözleri, o an hepimizi başka bir boyuta taşıdı.

---

Ustanın Sessizliği ve Hayatın Dersleri

Yaşlı usta, bizim tartışmamızı sessizce dinledi. Sonra testiyi elinde evirip çevirdi, dudaklarında hafif bir tebessümle şöyle dedi:

“Kil dayanıklı değildir, çocuklar. Dayanıklı olan, onu yoğuran, pişiren, değer veren insanın emeğidir. Kil kırılır, çatlar, dağılır… Ama ona verilen emek ve anlam, hiç kaybolmaz. O yüzden hayat da kilden farklı değil. Siz ne kadar çok emek verirseniz, ne kadar değer katarsanız, o kadar dayanıklı olur.”

Bir an hepimiz sustuk. Çay bardaklarının buharı havada asılı kalmış gibiydi. Ustanın sözleri, içimize işledi.

---

Hayatın İçinde Kil

O gün anladım ki, “kil dayanıklı mı?” sorusu aslında bize şunu soruyordu: Biz ne kadar dayanıklıyız? İnsan ilişkilerimiz, dostluklarımız, sevgilerimiz… Onlar da kil gibi. Eğer üzerine eğilmezsek, ilgi göstermezsek, en ufak darbede çatlıyor. Ama özenle yoğurursak, zamanla ateşten geçirirsek, ömür boyu kalıyor.

Erkekler için çözüm odaklılık, kadınlar için empati… Belki de ikisi bir araya geldiğinde gerçek dayanıklılığı buluyoruz. Çünkü sadece çözüm yetmiyor; sevgi olmadan çömlek kuru bir kap. Sadece empati de yetmiyor; ateş olmadan kil çamurdan ibaret.

---

Forumdaşlara Soru: Sizce Dayanıklılık Nedir?

Şimdi dönüp size sormak istiyorum, sevgili forumdaşlar:

- Sizce “dayanıklılık” dediğimiz şey, daha çok irade mi yoksa sevgi mi?

- Hayatınızdaki hangi “kil parçaları” sizin emeğinizle bugüne kadar kırılmadan geldi?

- Ve sizce insan, kırıldıktan sonra yeniden yoğrulabilir mi?

Benim hikâyem böyle. Belki içinizden biri, kilin kokusunu, toprakla uğraşmayı, ya da bir çömlek ustasının gözlerindeki bilgelik ışığını hatırlıyordur. Yorumlarınızı çok merak ediyorum.

---

Son Söz: Hepimiz Birer Kil Parçasıyız

O gün o bahçede öğrendiğim şey, bugün hâlâ içimde yankılanıyor. Hepimiz birer kil parçasıyız; bazen kırılgan, bazen güçlü. Ama bizi asıl dayanıklı kılan, başkalarının elleriyle şekillenirken gördüğümüz sevgi, verdiğimiz emek ve içimizdeki ateş.

Ve belki de bu forumda, paylaştığımız her kelime, birbirimizin kilden kalplerine dokunan küçük bir yoğurma hareketi.

---

Şimdi Söz Sizde Forumdaşlar!

Ben hikâyemi anlattım, şimdi merak ediyorum: Siz olsaydınız o ustaya nasıl cevap verirdiniz? “Kil dayanıklı mı?” sorusuna sizin kalbinizden gelen yanıt ne olurdu?

Hadi bakalım, yorumlarınızı dökün. Belki de birlikte, bu forumda en dayanıklı çömleği yaparız. 😊

---

(Word count: ~860)
 
Üst