Saliha bir kul ne demek ?

Irem

New member
“Saliha Bir Kul Ne Demek?”: Bir Hikâyenin Kalbinden Geçen Dua

Selam dostlar,

Bu akşam size içimde yankılanan bir hikâye anlatmak istiyorum. Uzun zamandır “saliha bir kul” olmanın ne demek olduğunu düşünüyordum; sadece dindar, sadece iyi niyetli, sadece sessiz bir insan olmak mıydı bu? Yoksa çok daha derin, insanın yüreğini, kararlarını, sevdiklerini şekillendiren bir hâl miydi? Bu sorunun cevabını bir hikâyede buldum. Belki siz de okurken kendinizden bir parça bulursunuz.

Bir Şehrin Sessiz Sokağında

Bir kış akşamıydı. Şehrin sokakları yağmurdan yorgun, lambalar solgundu. Eski bir kitapçının önünde, kırık tabelanın altında Elif bekliyordu. Sıcacık bir atkıya sarılmış, elinde kahveyle gökyüzüne bakıyordu. “Ne çok kirleniyoruz fark etmeden” diye düşündü. “Ama hâlâ temiz kalmak mümkün mü?”

Elif bir öğretmendi. Öğrencilerine sadece bilgiyi değil, iyiliği de öğretmek isterdi. “Kalbiyle gören insan ol” derdi her fırsatta. Ama son zamanlarda okulda işler karışmıştı. Adaletle sabır arasında sıkışmıştı. Bir veliyle yaşadığı haksızlık, onu içten içe yakıyordu. Hakkını aramak istiyor, ama kırmadan, öfkeye teslim olmadan nasıl yapacağını bilemiyordu.

Tam o sırada, çocukluk arkadaşı Emre dükkândan çıktı. Mühendisti, planlıydı, analiz eder, çözüm üretirdi. Hayatında hiçbir şeyi şansa bırakmazdı.

“Yine düşünüyorsun, değil mi?” dedi gülümseyerek.

Elif başını salladı. “Saliha bir kul olmayı istiyorum, ama bazen bunun ne demek olduğunu bile karıştırıyorum.”

Emre kahvesinden bir yudum aldı. “Belki de sen fazla duygusalsın, Elif. Saliha olmak, sabırlı olmak kadar akıllıca davranmak da değil mi? Hakkını savunmak da bir iyilik.”

Elif sustu. Yağmur hafifçe hızlandı. Gökyüzü bile sanki onları dinliyordu.

Saliha Bir Kalbin Sınavı

O hafta okulda bir kriz çıktı. Elif, bir öğrencisini koruduğu için müdür tarafından haksız yere eleştirildi. Dedikodular yayıldı. İnsanların dili, bıçak kadar keskindi. Evine döndüğünde ağladı. “Ben sadece doğruyu yapmak istemiştim…” diye mırıldandı.

Emre o akşam aradı. “Bak,” dedi ciddi bir tonla, “Yarın git, belgeleri göster. Kim ne yapmış, kim haklı, açıkla. Stratejik davranmalısın. Sessiz kalmak sadece seni zayıf gösterir.”

Elif uzun bir sessizliğin ardından “Ama o zaman ben de kırarım,” dedi. “Ben kırmak istemiyorum, sadece anlamak istiyorum.”

İşte o noktada, iki farklı dünyanın çizgileri belirdi:

Emre’nin dünyasında adalet stratejikti, kanıtla sağlanırdı.

Elif’in dünyasında ise adalet, kalbi incitmeden gerçekleşmeliydi.

Bir Rüyanın Işığı

O gece Elif bir rüya gördü. Bir tarladaydı. Toprak sıcak, hava dingindi. Güneş batarken bir ses duydu:

“Buğday eken ne biçer, Elif. Ama saliha olan, biçtiğini paylaşandır.”

Uyandığında kalbi hafiflemişti. Belki de mesele, sadece doğruyu yapmak değil, doğruyu yaparken kalbini korumaktı.

Ertesi gün okula gitti. Müdürle konuştu, yumuşak ama kararlı bir sesle:

“Benim amacım birini suçlamak değil. Sadece bir çocuğun hakkını korumak istedim. Eğer hata yaptıysam, bunu da kabul ederim.”

O gün hiçbir belge göstermedi, hiçbir ismi anmadı. Ama kelimeleriyle bir şey inşa etti: Güven.

Müdür uzun süre sustu. Sonra yavaşça, “Bazen sakinlik en yüksek ses olur,” dedi.

Elif gülümsedi. İçinde bir huzur yayıldı. O an, “saliha bir kul”un ne demek olduğunu anladı.

Erkek ve Kadın Zihinlerinin Dansı

Emre, olanları duyunca şaşırdı. “Yani hiçbir şey söylemeden sonuç aldın?”

“Elbette söyledim,” dedi Elif, “ama kelimelerimi savunma için değil, şifa için kullandım.”

O an Emre sustu. Çünkü fark etti ki Elif’in yöntemi, onun stratejisinden daha kalıcıydı.

Emre akıl ve sistemle düzen kuruyordu, Elif kalp ve sabırla köprü inşa ediyordu.

Birlikte anladılar: saliha bir kul olmak sadece kadınların inceliği değil, insanın özüydü.

Saliha olmak; aklı kalbe, kalbi ahlaka, ahlakı insana bağlayan o ince ipti.

Hikâyenin Sessiz Sonu

Aylar sonra Elif’in öğrencisi mezun oldu. Küçük bir mektup bırakmıştı:

“Öğretmenim, bana sadece okumayı değil, susunca da güçlü olunabileceğini öğrettiniz. Annem diyor ki siz ‘saliha bir kadın’sınız. Ben de öyle olmak istiyorum.”

Elif o mektubu eline aldığında gözyaşlarını tutamadı. Çünkü o an anladı: saliha bir kul olmak, görünmek için değil; birinin karanlığında mum olabilmek içindi.

Saliha Olmanın Derin Anlamı

Saliha bir kul, sadece iyi davranan değil; içten, tutarlı, Allah’a yönelen insandır.

Adaletle merhamet, sabırla dirayet, sevgiyle akıl arasında yürüyen biridir.

Saliha insan; kötülüğe tepki vermeden, ama ondan uzak durarak var olur.

Yanlış karşısında susmaz, ama bağırmaz da.

O, yıkmadan değiştirir, öfkesiz düzeltir, sevgisiz konuşmaz.

Bu dünyada izi yumuşak ama derindir.

Bir Forumdaşın Çağrısı

Dostlar, bu hikâyeyi sadece paylaşmak için anlatmadım.

Belki aranızda Elif gibi sessizce mücadele edenler var. Belki Emre gibi çözüm ararken kalp kıranlar...

Belki de ikisini birden içinde taşıyanlar.

Saliha bir kul olmak, kusursuzluk değil; farkındalıkla, tevazuyla, samimiyetle yaşamaktır.

Hepimiz birer hikâyeyiz; bazımız stratejiyle yazar, bazımız dua ile.

Ama son satırda, hepimiz aynı cümleyi arıyoruz:

“Rabbim, kalbimi doğru tut.”

Siz ne düşünüyorsunuz dostlar?

Saliha bir kul olmak sizce bir karakter meselesi mi, yoksa bir yolculuk mu?

Belki de ikisi birden... Hadi konuşalım, çünkü bazen en güzel cevap, bir kalpten diğerine sessizce ulaşır.
 
Üst