2009 askerlik Kaç Ay ?

Irem

New member
**2009 Askerlik Süresi: Sosyal Dinamikler ve Cinsiyet, Irk, Sınıf Üzerindeki Etkiler**

Merhaba forumdaşlar, bugünkü konum biraz derin, belki de tartışmaya açık. 2009 yılında askerlik süresinin kısaltılması, toplumsal yapıdaki değişimlere nasıl etki etti? Kadınlar, erkekler, farklı sınıflardan ve ırklardan insanlar bu değişimden nasıl etkilendi? Hepimizin hayatında farklı şekillerde izler bırakan bir süreçti ve bu yazıda da toplumsal cinsiyet, ırk ve sınıf gibi sosyal faktörlerin, askerlik süresiyle nasıl bağlantılı olduğuna dair bazı gözlemleri paylaşmak istiyorum. Gelin hep birlikte bu konuda bir fikir alışverişi yapalım.

**Kadınlar ve Toplumsal Yapılar: Sosyal Beklentiler ve Zorluklar**

Kadınların askerlik deneyimi, Türkiye gibi geleneksel cinsiyet rollerinin güçlü olduğu bir toplumda farklı bir boyut kazanır. 2009'dan önce, kadınların askerlik hizmeti yapması zorunlu değildi ve aslında kadınların askeri hizmeti çok az bir kesimin deneyimlediği bir durumdu. Hala Türkiye'de kadınların askerlik yapmasının yaygın olmadığı bir gerçek. Bu durum, toplumun kadınlara biçtiği “annelik” ve “ev içi roller” gibi geleneksel kalıpların bir yansımasıydı. Askerlik gibi “erkeksi” kabul edilen bir deneyim, kadınlar için genellikle dışlanmış bir alan oldu.

Ancak 2009 yılıyla birlikte askerlik süresinin kısaltılması, aslında bazı açılardan kadınların daha fazla sesini duyurabilmesine olanak tanıyacak bir adım olarak görülebilir. Fakat toplumsal yapılar hala kadınların bu alanda yer almasını pek kabul etmez. Kadınlar, askerlik gibi bir kurumda yer almak istemiş olsalar bile, onları da sürekli olarak cinsiyetleri üzerinden bir yerden dışlayıcı yorumlarla karşılaşabilirler. “Askerlik erkek işidir” gibi görüşler, kadınların bu alandaki temsilini engellerken, diğer taraftan kadınların daha çok toplumsal ilişkilere odaklanmaları beklenir. Kadınların sosyal alanda güçlü bir sesleri olabilmesi için sadece askerlik süresini değil, aynı zamanda toplumsal cinsiyet rollerini de sorgulamamız gerektiğini düşünüyorum. Askerlik gibi toplumsal normların dayattığı roller, kadınların potansiyellerini sınırlayabiliyor.

**Erkekler ve Çözüm Odaklılık: Askerlik ve Toplumsal Beklentiler**

Erkekler içinse askerlik, toplum tarafından belirlenen “erkek olma” kimliğinin bir parçası haline gelmiş bir deneyimdir. Türkiye'deki erkekler, askerlik görevini yerine getirmenin bir “olgunlaşma” süreci, hatta bir geçiş ritüeli olarak kabul edilir. 2009’daki askerlik süresi kısaltması, erkekler için bu sürecin biraz daha “yönetilebilir” olmasını sağlamış olabilir. Ancak yine de, bu süreç hâlâ erkekler üzerinde önemli bir toplumsal baskı oluşturan bir etken olarak devam etmektedir.

Erkeklerin askerlik üzerine verdikleri tepkiler genellikle çözüm odaklıdır. Kimisi, askerlik süresinin kısaltılmasını fırsat olarak görürken, kimisi de askerlik görevini yerine getirmenin önemine dair daha çok toplumda güçlü bir “erkek olma” arayışı içinde olabilir. Erkekler, askerlik ile ilgili sorumluluklarını tamamlamak için çözüm ararken, bazen kişisel duygusal ihtiyaçlarını göz ardı edebilirler. Toplumsal beklentiler, erkekleri bu “güçlü” kimliklerine sıkıştırırken, aynı zamanda onlardan bu tür zorluklarla başa çıkabilmelerini de bekler.

Kadınlar ile karşılaştırıldığında, erkekler askerlik ve askerlikteki zorlukları daha az sorgular ve bazen bunu toplumun verdiği “doğal” bir sorumluluk olarak kabul ederler. Bu da erkeklerin toplumsal yapıya göre kendi rollerini nasıl inşa ettiklerini ve bu rollerin zaman zaman ne kadar baskıcı olabileceğini gösteriyor.

**Irk ve Sınıf Faktörleri: Askerlik ve Sosyal Ayrımcılık**

Askerlik, sadece cinsiyetle ilgili değil, aynı zamanda ırk ve sınıf faktörleriyle de doğrudan bağlantılı bir konu. Türkiye'de askerlik, halkın geniş bir kesimi için ekonomik, sosyal ve kültürel bağlamda önemli bir deneyimdir. Ancak bu deneyim, ırk ve sınıf farklarıyla paralel olarak değişkenlik gösterir. Örneğin, kentli ve daha eğitimli ailelerden gelen gençler genellikle askerlik süresinin daha yönetilebilir olduğunu düşünürken, kırsal kesimden gelen ve düşük sosyoekonomik sınıflarda yer alan kişiler için askerlik, hayatın zorluklarıyla yüzleşilen, uzun süreli bir deneyim olabilir.

İşçi sınıfından gelen gençler, daha fazla süre boyunca zorlayıcı koşullarda askerlik yapmak durumunda kalabilirken, orta sınıftan gelen bireyler daha rahat görevler ve hizmet süreleriyle karşılaşabiliyorlar. Bu, aslında askerlik görevinin sosyal adalet açısından ne kadar ayrımcı bir kurum haline geldiğinin de bir göstergesi.

Aynı şekilde, farklı etnik kökenlerden gelen bireyler de, askerlik hizmetinde farklı deneyimler yaşar. Türkçe’yi anadili olarak konuşmayanlar, askerlikte dışlanma ve ayrımcılığa uğrayabilirler. Bu, dil ve etnik kimlik gibi faktörlerin de askerlik deneyimindeki farklılıkları etkileyebileceğini gösteriyor. Toplumun genel olarak homojen bir yapıda olması, ırk ve sınıf kökenine dayalı eşitsizlikleri ortaya çıkarabilir.

**Sonuç: Sosyal Faktörlerin Askerlik Üzerindeki Etkisi**

2009’daki askerlik süresi kısaltması, toplumsal cinsiyet, ırk ve sınıf faktörlerinin bir yansıması olarak karşımıza çıkıyor. Kadınlar ve erkekler için bu deneyim, toplumun beklentileri doğrultusunda şekilleniyor. Kadınlar, askerlik gibi alanlarda genellikle dışlanırken, erkekler ise bu süreçte toplumsal rollerine uygun davranma baskısı altında kalıyorlar. Aynı şekilde, ırk ve sınıf faktörleri de askerlikteki deneyimi belirleyen önemli unsurlar arasında yer alıyor.

Sonuç olarak, askerlik, sadece bir “hizmet” değil, aynı zamanda toplumun cinsiyet, sınıf ve ırk ilişkilerini derinlemesine gösteren bir mikrokozmostur. Hepimizin bu konuda düşünmesi ve özellikle toplumsal eşitlik ve adalet konusunda farkındalık yaratmamız gerektiği bir dönemden geçiyoruz. Peki, sizce askerlik deneyiminin toplumsal cinsiyet ve sınıf bağlamında nasıl daha adil bir hale getirilebileceğini tartışmak mümkün mü? Yorumlarınızı merakla bekliyorum!
 
Üst