Dünyada enflasyonda Türkiye kaçıncı sırada ?

Kaan

New member
Enflasyon, Türkiye ve Toplumsal Dinamikler: Birlikte Düşünmeye Davet

Selam dostlar,

Bugün hepimizin günlük yaşamına dokunan bir konuyu, yani dünyada enflasyonda Türkiye’nin yeri meselesini, biraz farklı bir mercekten ele almak istiyorum. Genelde bu mesele sadece ekonomi başlıklarıyla tartışılıyor ama ben işin içine toplumsal cinsiyet, çeşitlilik ve sosyal adalet gibi boyutları da katmak gerektiğini düşünüyorum. Çünkü enflasyon dediğimiz olgu yalnızca rakamlardan ibaret değil; hayatlarımızı, seçimlerimizi, umutlarımızı şekillendiren çok daha geniş bir tabloya işaret ediyor.

---

Türkiye Enflasyonda Dünyada Kaçıncı Sırada?

Dünya Bankası ve IMF verilerine göre Türkiye, son yıllarda enflasyon sıralamalarında üst sıralarda yer alan ülkelerden biri. Özellikle 2022–2023 döneminde Türkiye, dünyada en yüksek enflasyona sahip ilk 10 ülke arasına girmişti. Venezuela, Zimbabwe, Sudan gibi hiper enflasyon yaşayan ülkelerin ardından Türkiye, çoğu zaman %50’nin üzerinde seyreden oranlarla dikkat çekti.

Ama mesele sadece “kaçıncı sırada” olduğumuz değil. Önemli olan bu rakamların sokaktaki insana, evde yemek pişiren kadına, maaşını ay sonuna yetiştirmeye çalışan çalışana, geleceğini planlamaya çalışan gence nasıl yansıdığıdır.

---

Kadınların Perspektifi: Empati ve Sosyal Etkiler

Kadınların enflasyona dair bakışı, genellikle toplumsal rollerden ve empati odaklı düşünme biçiminden besleniyor. Yapılan sosyolojik araştırmalar gösteriyor ki, enflasyon arttığında kadınlar:

- Aile bütçesini dengeleme yükünü daha fazla omuzluyor.

- Pazardaki fiyat artışlarını doğrudan deneyimliyor ve günlük hayatın ritmini ayarlıyor.

- Yoksulluğun kadınları ve çocukları daha sert vurduğu bilinciyle hareket ediyor.

Örneğin, Türkiye’de birçok kadın forumunda “domatesin fiyatı kadar, çocukların beslenmesi” konuşuluyor. Burada mesele sadece bir ürün değil; sağlık, eşitlik ve gelecek hakkı oluyor. Kadınların bu empati odaklı yaklaşımı, enflasyonun yalnızca bir ekonomik sorun değil, aynı zamanda sosyal adalet sorunu olduğunu gözler önüne seriyor.

---

Erkeklerin Perspektifi: Çözüm ve Analitik Odak

Erkekler ise genellikle enflasyonu çözüm odaklı ve analitik bir çerçevede ele alıyor. Araştırmalara göre erkeklerin söylemlerinde daha sık görülen konular:

- Faiz politikaları, kur istikrarı, para arzı gibi teknik kavramlar.

- “Nasıl çözeriz?” sorusu üzerine yoğunlaşma.

- Makroekonomik stratejilerden örnekler verme (örneğin, dolarizasyon ya da rezerv yönetimi).

Burada dikkat çeken şey, erkeklerin daha çok mekanizmaya odaklanması. Ancak bu bakış tek başına yeterli değil, çünkü rakamların arkasındaki toplumsal gerçeklik göz ardı edildiğinde çözüm de eksik kalıyor.

---

Çeşitlilik ve Sosyal Adalet Boyutu

Enflasyonun en ağır yükünü genellikle kırılgan gruplar taşıyor. Düşük gelirli aileler, göçmenler, engelliler, yaşlılar ve özellikle de tek başına çocuk büyüten kadınlar. Bu gruplar için enflasyon, sadece fiyat artışı değil; temel haklara erişimin kısıtlanması anlamına geliyor.

- Eğitim masrafları arttığında, kız çocukları daha çok eğitimden mahrum kalıyor.

- Sağlık hizmetlerinde fiyatlar yükseldiğinde, yoksul kesimler daha az faydalanıyor.

- Gıda enflasyonu yükseldiğinde, toplumun alt tabakaları beslenme yetersizliğiyle yüzleşiyor.

Bu noktada enflasyonu yalnızca ekonomik bir mesele olarak değil, insan hakları ve eşitlik çerçevesinde değerlendirmek gerekiyor.

---

Dünyadaki Örneklerle Karşılaştırma

Türkiye’nin enflasyon sıralamasına baktığımızda, aslında dünyanın farklı bölgelerinde benzer sorunların yaşandığını görüyoruz. Örneğin:

- Venezuela: Yıllardır hiper enflasyonla mücadele ediyor, toplumda büyük göç dalgaları ve yoksulluk yaşanıyor.

- Arjantin: Enflasyon oranları %100’ün üzerine çıkarken, sokak protestoları ve eşitlik talepleri gündeme geliyor.

- Türkiye: İlk 10’daki yeriyle, henüz hiper enflasyon yaşamasa da, gündelik hayatı çok sert şekilde etkileyen bir ekonomik tablo söz konusu.

Bu ülkeler arasında ortak nokta, enflasyonun sosyal eşitsizlikleri daha da görünür hale getirmesi.

---

Toplumsal Cinsiyet ve Ekonomi: Birleşen İki Dinamik

Ekonomi ders kitaplarında nadiren gördüğümüz bir şey var: toplumsal cinsiyet perspektifi. Halbuki enflasyonun kadınları ve erkekleri farklı şekilde etkilediğini, farklı sorumluluk alanlarını ön plana çıkardığını görmek için uzağa bakmaya gerek yok.

Kadınların empati ve sosyal etkiler üzerinden getirdiği eleştiriler, erkeklerin analitik ve çözüm odaklı bakışıyla birleştiğinde daha bütüncül bir resim ortaya çıkıyor. Belki de tam bu noktada, enflasyonla mücadele yalnızca “para politikası” değil; aynı zamanda sosyal politikalar meselesi olarak da görülmeli.

---

Forumdaşlara Sorular

Şimdi sizlere birkaç merak uyandırıcı soru bırakmak istiyorum:

- Sizce Türkiye’nin enflasyonda dünyada üst sıralarda yer alması, toplumsal adalet açısından nasıl sonuçlar doğuruyor?

- Enflasyonun kadın ve erkek üzerindeki farklı etkileri sizce toplumsal rollerin yeniden tanımlanmasına yol açabilir mi?

- Ekonomi tartışmalarına daha fazla çeşitlilik ve sosyal adalet perspektifi eklemek çözüm üretmede bize nasıl bir fayda sağlar?

---

Sonuç: Enflasyon Sadece Bir Rakam Değil

Özetle, Türkiye dünyada en yüksek enflasyona sahip ülkeler arasında yer alıyor. Ama asıl önemli olan, bu durumun farklı toplumsal gruplar üzerindeki etkilerini görebilmek. Kadınların empatiyle yoğrulmuş toplumsal bakışı ile erkeklerin çözüm odaklı analitik yaklaşımını birleştirdiğimizde, enflasyonu yalnızca bir ekonomik problem değil; aynı zamanda sosyal adalet, çeşitlilik ve insan onuru meselesi olarak ele alabiliriz.

Belki de asıl mesele şudur: Enflasyonla mücadele ederken, kimlerin hayatını iyileştirdiğimizi ya da ihmal ettiğimizi sorgulamak. Çünkü enflasyon, sadece cebimizi değil; toplumun eşitlik anlayışını ve geleceğe dair umudunu da etkiliyor.

Peki dostlar, siz ne düşünüyorsunuz? Sizce bu sorunu çözmek için sadece rakamlara mı bakmalı, yoksa toplumsal dinamikleri de işin içine katmalı mıyız?
 
Üst